Bu dizüstü bilgisayar çok incedir.
- This laptop computer is very thin.
Sana bir dizüstü bilgisayar vereceğim.
- I'll give you a laptop computer.
Sana bir dizüstü bilgisayar vereceğim.
- I will give you a laptop.
Sana bir dizüstü bilgisayar vereceğim.
- I'll give you a laptop computer.
Tom diz üstü bilgisayarına bir bardak süt döktü.
- Tom spilled a glass of milk on his laptop.
Diz üstü bilgisayarımı masanın kenarına o kadar yakın koymamalıydım.
- I shouldn't have put my laptop so close to the edge of the table.
... literally build the best laptop possible out there. ...
... So why don't we pop up the laptop? ...