läufer

ألمانية - التركية

تعريف läufer في ألمانية التركية القاموس.: r. 'loyfır koşucu; fil (satrançta); yolluk(halı); [der] koşucu; haf; (halı) yolluk; (satranç) fil; e {'laufşrit} r koşar adım; yaran; koşucu

الإنجليزية - التركية

تعريف läufer في الإنجليزية التركية القاموس.

grinder

{i} öğütücü

grinder

{i} değirmen

Ben yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra, yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim. - After I tried out my new loom, I made my bed and repaired the coffee grinder.

Ben kahvemi bir çevirme kollu kahve değirmeni ile öğütürüm. - I grind my coffee by hand with a coffee grinder with a crank handle.

{i} taşlama tezgâhı

{i} azıdiş

{i} bileyici

{i} kıyma makinesi

Parmaklarını kıyma makinesine koyma! - Don't put your fingers in the meat grinder!

grinder

{i} öğütücü diş

grinder

domates ve turşu olan büyük sandviç

grinder

(isim) öğütücü, değirmen, bileyici, taşlama tezgâhı, zımpara tezgâhı, kıyma makinesi, azıdiş

grinder

ögüten kimse veya makina

ألمانية - الإنجليزية

تعريف läufer في ألمانية الإنجليزية القاموس.

runner

He is the fastest runner in our class. - Er ist der schnellste Läufer aus unserer Klasse.

He did his best but soon saw that he could not compete with such a fast runner. - Er gab sein Bestes, sah aber bald ein, dass er sich nicht mit einem so schnellen Läufer messen konnte.

runner (of a turbine)

carpet runner

runners

The runners poured water over their heads. - Die Läufer gossen Wasser über ihre Köpfe.

I wonder which of the runners will come first. - Ich frage mich, wer von den Läufern als Erster einlaufen wird.

armature

rotor