Try to check the flow of water by turning the valve.
- Vanayı çevirerek su akışını kontrol etmeye çalış.
We should check the spread of the disease.
- Biz hastalığın yayılmasını kontrol etmeliyiz.
Should I go check it out?
- Onu kontrol etmeye gitmeli miyim?
I want to check it out.
- Bunu kontrol etmek istiyorum.
Anger is hard to control.
- Öfkeyi kontrol etmek zordur.
Some things in life are beyond our ability to control.
- Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
Controlling my emotions is not my forte.
- Duygularımı kontrol etmek benim görevim değil.
I have trouble controlling my emotions.
- Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
Tom wanted to hit Mary, but he controlled himself.
- Tom Mary'ye vurmak istedi ama kendini kontrol etti.
Aliens controlled Earth's progress in secret.
- Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
He checked that all the doors were safely shut.
- Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.