kontrol eden

listen to the pronunciation of kontrol eden
التركية - الإنجليزية
controller
controlling
kontrol et
{f} check

Try to check the flow of water by turning the valve. - Vanayı çevirerek su akışını kontrol etmeye çalış.

Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again. - Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.

kontrol et
check it out

Tom wants you to check it out. - Tom bunu kontrol etmeni istiyor.

We'd better check it out. - Bunu kontrol etsek iyi olur.

kontrol et
{f} overhaul
kontrol et
{f} control

Some things in life are beyond our ability to control. - Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.

Try to control yourself. - Kendinizi kontrol etmeye çalışın.

kontrol et
{f} discipline
kontrol et
{f} controlling

I have trouble controlling my emotions. - Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.

I have trouble controlling my anger. - Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum.

kontrol et
{f} controlled

Aliens controlled Earth's progress in secret. - Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.

Tom controlled everything. - Tom her şeyi kontrol etti.

kontrol et
checked

He checked that all the doors were safely shut. - Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.

Tom checked his rearview mirror before pulling out into traffic. - Tom trafiğe çıkmadan önce dikiz aynasını kontrol etti.

doğal kaynakları kontrol eden kuruluş
conservancy
konteyner kontrol unsuru; devam eden cezai teşebbüs
(Askeri) container control element; continuing criminal enterprise