Kız kardeşim lise sınıf arkadaşıyla evlendi.
- My sister married her high school classmate.
Tom ve Mary sınıf arkadaşıydı.
- Tom and Mary were classmates.
Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.
- There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
O, tüm sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.
- He's getting along well with all of his classmates.
Some of my classmates are pure noobs; they know nothing about computing sciences.
- Einige meiner Klassenkameraden sind absolute Noobs. Sie haben keine Ahnung von Computern.
They are my classmates.
- Das sind meine Klassenkameraden.