Tom's was the first name on the list of persons of interest after Mary's murder.
- Mary'nin cinayetinden sonra Tom'unki ilgi kişiler listesinde ilk isimdi.
The police drew up a list of persons of interest after the discovery of Mary's body.
- Polis Mary'nin vücudunun keşfinden sonra ilgi kişilerin bir listesini hazırladı.
Tom was looking for some people to help him move his piano.
- Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu.
Generosity is innate in some people.
- Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır.
You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
- Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
Personal computers are very useful.
- Kişisel bilgisayarlar çok kullanışlıdır.
The life of a person is a transient thing.
- Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
I was the one who did the wrong thing, not you.
- Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.
Andrej Chadanovič is a major figure in the Belarusian poetry.
- Andrej Chadanoviç, Belarus şiirinde önemli bir kişidir.
A really perceptive person can figure out a whole situation with just a few clues. That's the kind of person I want you to become.
- Sezgileri gerçekten kuvvetli bir insan bütün bir durumu sadece birkaç ipucuyla çözebilir. Bu olmak istediğim kişi türüdür.
I'm the only one still in contact with Tom.
- Tom'la hala temas halinde olan tek kişiyim.
We are sorry, the person you are trying to contact is not available.
- Üzgünüz, iletişim kurmaya çalıştığınız kişi mevcut değil.
Many people suffer from low self-esteem.
- Birçok kişi kendine saygı azlığından muzdarip.
Tom is a very selfish person.
- Tom çok bencil bir kişi.
Tom is a very brave soul.
- Tom çok cesur bir kişidir.
You're a brave soul if you want to climb the Urals.
- Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.
We are currently looking for individuals who have experience in customer service.
- Bugünlerde, müşteri hizmetlerinde deneyimi olan kişiler arıyoruz.
Every person is an individual.
- Her kişi bir bireydir.
That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
There were too many people at the concert.
- Konserde çok fazla kişi vardı.
What is most important in life differs from person to person.
- Hayatta neyin en önemli olduğu kişiden kişiye değişir.
The life of a person is a transient thing.
- Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
Fine feathers make fine birds.
- Güzel giysiler kişiyi güzel gösterir.
Only a few people showed up on time.
- Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
There are four people in my family.
- Ailemde dört kişi var.
Eight out of ten dieters who lose up to ten percent of their body weight put it back on again within five years.
- Diyet yapan ve vücut ağırlığının yüzde onuna kadar bir oranda kilo vermiş olan her on kişiden sekizi, beş yıl içinde bu kiloları geri almaktadır.
Tom was the one who discovered the body.
- Tom cesedi keşfeden kişiydi.
Dreams are the touchstones of our characters.
- Hayaller kişiliklerimizin mihenktaşıdır.
He is a man of character.
- O kişilikli bir insandır.
About 320,000 people live in Iceland. The capital of Iceland is Reykjavik.
- İzlanda'da yaklaşık 320.000 kişi kişi yaşar. İzlanda'nın başkenti Reykyavik'dir.
The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago.
- Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.
My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
- Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
One more person will be joining us later.
- Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak.
More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head.
- Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.
If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders.
- Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.