kişiler

listen to the pronunciation of kişiler
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) users
(Bilgisayar) persons

This site contains content not suitable for persons under the age of 18. - Bu site 18 yaşın altındaki kişiler için uygun olmayan içerik içeriyor.

These particular persons will run. - Bu belirli kişiler çalışacak.

people

His novels are popular among young people. - Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür.

Generosity is innate in some people. - Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır.

kişi
person

The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities. - Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.

I bought a new personal computer yesterday. - Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.

kilit kişiler
key people
bekleyen kişiler
queue
etkin kişiler
(deyim) big guns
kişi
persona

The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities. - Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.

Personal computers are very useful. - Kişisel bilgisayarlar çok kullanışlıdır.

kişi
thing

The life of a person is a transient thing. - Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.

I thought you'd be the last person to do such a thing. - Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.

kişi
cove
kişi
figure

How did you figure out Tom was the one who did it? - Onu yapan kişinin Tom olduğunu nasıl öğrendin?

A strange figure suddenly came through the door. - Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.

kişi
(Bilgisayar) contact

I've lost all the contacts from my address book. - Adres defterimden tüm kişileri kaybettim.

I'm the only one still in contact with Tom. - Tom'la hala temas halinde olan tek kişiyim.

uzman kişiler
experts
yetkili kişiler
the authorities
önemli ve güçlü kişiler
(deyim) big guns
kişi
self

Self-publishing is a way to talk to the public. - Kişisel yayıncılık, halkla konuşmanın bir yoludur.

She is a selfish person. - O bencil bir kişidir.

kişi
fellow
kişi
soul

You're a brave soul if you want to climb the Urals. - Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.

Tom is a very brave soul. - Tom çok cesur bir kişidir.

kişi
individual

She had an individual style of speaking. - Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.

Changes in society come from individuals. - Toplumdaki değişiklikler kişilerden gelir.

kişi
man

There were too many people at the concert. - Konserde çok fazla kişi vardı.

That's one small step for a man, one giant leap for mankind. - Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.

kişi
life

What is most important in life differs from person to person. - Hayatta neyin en önemli olduğu kişiden kişiye değişir.

We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed. - Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.

kişi
bird

Fine feathers make fine birds. - Güzel giysiler kişiyi güzel gösterir.

kişi
people

Only a few people understood me. - Sadece birkaç kişi beni anladı.

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

kişi
bod

Eight out of ten dieters who lose up to ten percent of their body weight put it back on again within five years. - Diyet yapan ve vücut ağırlığının yüzde onuna kadar bir oranda kilo vermiş olan her on kişiden sekizi, beş yıl içinde bu kiloları geri almaktadır.

The police drew up a list of persons of interest after the discovery of Mary's body. - Polis Mary'nin vücudunun keşfinden sonra ilgi kişilerin bir listesini hazırladı.

kişi
character

She has totally changed her character. - Kişiliğini tamamen değiştirdi.

He is a man of character. - O kişilikli bir insandır.

Kişi
capita

At least four were killed in the explosion of a car bomb outside a police station in the capital, Nairobi. - Başkent Nairobi'de bir polis karakolunun dışındaki bir araba bombası patlamasında en az dört kişi öldü.

Alofi is the capital of Niue, and its population is about 580 people. - Alofi, Niue'nin başkentidir ve nüfusu yaklaşık 580 kişidir.

gerçek kişiler
(Hukuk) natural persons
güven ve güvenilir kişiler
trust and trustees
güvenilir kişiler
(Bilgisayar) trusted people
kişi
gram. person
kişi
cad
kişi
one

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

One more person will be joining us later. - Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak.

kişi
person, human being
kişi
head

More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head. - Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.

If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders. - Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.

kişi
person, individual; dramatis persona
kişi
poll
kişi
Wight
kişi
dramatis persona
kişi
wallah
konu, yer ve kişiler
(Bilgisayar) topic, place and people
kuruldaki kişiler; psikolojik harekat taburu
(Askeri) persons on board; psychological operations battalion
meslekten kişiler
the profession
non-diabetik kişiler
(Tıp) non-diabetic people
saygıdeğer kişiler
respectabilities
sosyal haklardan mahrum kişiler
deprived persons
tüzel kişiler
private corporation
tüzel kişiler
(Hukuk) legal persons
uluslar arası alanda yerinden edilmiş kişiler
(Hukuk) Internationally displaced persons
yerinden edilmiş kişiler
(Hukuk) displaced persons
yerlerinden olmuş kişiler, mülteciler ve tahliye edilenler
(Askeri) displaced persons, refugees, and evacuees
önemli kişiler
men of worth
önemli kişiler
worthies
özel kişiler
(Hukuk) private persons
التركية - التركية

تعريف kişiler في التركية التركية القاموس.

kişiler arası
Bütün insanları göz önüne alan
kişiler arası ilişki
Bireyler arasındaki toplumsal etkileşim veya karşılaşma
Kişi
nüfus
Kişi
zeyt
Kişi
şahıs
Kişi
kimse
Kişi
zeyd
kişi
Bir eserde (oyun, roman, hikâye) yer alan kimse
kişi
Erkek
kişi
Eş, koca: "Kişiyi vezir eden de karısı, rezil eden de."- Atasözü
kişi
İnsan, kimse, şahıs
kişi
Eş, koca
kişi
İnsan, kimse, şahıs: "Dilenciler de sayıda olduğu hâlde, yirmi otuz kişi kadardık."- M. Ş. Esendal
kişi
Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
kişi
Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs