The deep layers of the ocean is still almost unexplored.
- Okyanusun derin katmanları hâlâ neredeyse keşfedilmemiş.
The Sagittarius and Perseus Arms of the galaxy remained unexplored for thousands of years.
- Galaksinin Yay ve Kahraman kolları binlerce yıl keşfedilmemiş olarak kaldı.
We're in uncharted territory here.
- Biz burada keşfedilmemiş bölgedeyiz.
An intellectual is a person who has discovered something more interesting than sex.
- Bir aydın, seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş bir kişidir.
He discovered a new star.
- Yeni bir yıldız keşfetti.
I am looking forward to exploring this country and having many adventures.
- Bu ülkeyi keşfetmeyi ve bir sürü macera yaşamayı sabırsızlıkla bekliyorum.
He enjoys exploring remote areas.
- Uzak bölgeleri keşfetmekten hoşlanır.
He wants to explore the uninhabited island.
- O, ıssız ada keşfetmek istiyor.
The explorers discovered a skeleton in the cave.
- Araştırmacılar mağarada bir iskelet keşfettiler.