The witch is stirring her cauldron.
- Cadı, kazanını karıştırıyor.
She made pumpkin soup in a black cauldron for Halloween.
- Cadılar Bayramı için siyah bir kazanda balkabağı çorbası yaptı.
She earns more than she spends.
- O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.
- Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın.
The Netherlands have won the 2010 World Cup.
- 2010 Dünya Kupası'nı Hollanda kazandı.
Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
- İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
- Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
Is there any possibility that he'll win the election?
- Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
Their relationship really started gaining momentum.
- Onların ilişkisi ivme kazanmaya başladı.
The ominous thunderstorm in the distance was gaining speed and strength.
- Uzaktaki uğursuz bir fırtına hız ve güç kazanıyordu.
Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
- Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
He got a prize for winning the competition.
- O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.
He earned the money he needed to go to college.
- O, üniversiteye gitmek için ihtiyacı olan parayı kazandı.
His ideas never earned him a dime.
- Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.
Ill-gotten gains are short-lived. The only way to make real money is to earn every penny.
- Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.Gerçek para yapmanın tek yolu her kuruşu kazanmaktır.
When we are praised, we gain confidence.
- Övüldüğümüz zaman güven kazanırız.
Who do you think will win this year's Super Bowl?
- Bu yılki final karşılaşmasın kimin kazanacağını düşünüyorsun?
The Denver Broncos have won the 50th Super Bowl.
- Denver Broncos, Super Bowl 50'yi kazandı.