Compare your translation with the one on the blackboard.
 - Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
We compared his work with hers.
 - Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
You're comparing chalk and cheese!
 - Sen tebeşir ve peyniri karşılaştırıyorsun!
I'm not comparing Tom to Mary.
 - Tom'u Mary ile karşılaştırmıyorum.
Spring has come later this year compared with last year.
 - Geçen yılla karşılaştırıldığında bahar bu yıl geç geldi.
Your achievements cannot be compared with mine.
 - Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.