تعريف kalıp في التركية الإنجليزية القاموس.
- mould
- mold
A man cannot be made in a mold.
- Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
- pattern
She won't conform to the town's social patterns.
- O, kasabanın sosyal kalıplarına uymayacak.
Let me teach you the patterns of the verb.
- Sana fiil kalıplarını öğreteyim.
- bar
Wash your hands with a bar of soap.
- Ellerini bir kalıp sabunla yıka.
Tom bought three bars of soap yesterday.
- Tom dün üç kalıp sabun aldı.
- model
- cake
- template
- stencil
- cast
- print
- template; pattern, model
- (tip) timber
- formwork
- stamp
- (ufak) pat
- mold, matrix
- shape
- mould, mold; pattern, model; template; (ayakkabı) last; (şapka) block; (sabun, vb.) bar, cake, piece; appearance; shape
- master
- dies
- die
- bar, cake, piece (of something)
- form; hat block; shoe last
- templet
- tablet
- form
- matrix
- piece
- (Otomotiv) press
- appearance
- plate
- (Ticaret) brick
- block
- shuttering
- molding
- moulding
- depth moulded
- (Askeri,Havacılık) former
- manikin
- mold of
- ramekin
- {i} casting
- kalıp söz
- slogan
- kalıp planı
- die plan
- kalıp aynası
- die head
- kalıp dökmek
- cast mold
- kalıp gibi oturmak
- to fit like a glove, to fit perfectly
- kalıp gibi serilmek
- (for a very tired person) to lie stretched out like a log
- kalıp gibi uyumak
- to sleep like a log
- kalıp gibi yatmak
- to lie still, lie without moving a muscle
- kalıp ile basılmış
- indented
- kalıp kesilmek
- to be petrified
- kalıp kumu
- moulding sand
- kalıp kıyafet yerinde/ı kıyafeti yerinde imposing and well-dressed
- (man)
- kalıp makinesi
- hobbing machine
- kalıp makinesi
- hob
- kalıp tozu
- moulding powder
- kalıp yapma
- molding
- kalıp yapma
- moulding
- kalıp yapısı
- formwork
- kalıp çeliği
- die steel
- karton kalıp
- (İnşaat) paper form
- kal
- {f} remain
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
Words fly, texts remain.
- Söz uçar, yazı kalır.
- kalıplar
- (Mekanik) tools
- kal
- devolve
- kal
- hover over
- kal
- {f} stay
He stayed in New York for three weeks.
- O, üç hafta New York'ta kaldı.
I want to stay here longer.
- Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- kal
- {f} staying
I should study now, but I prefer staying on Tatoeba.
- Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.
Kentaro is staying with his friend in Kyoto.
- Kentaro, arkadaşıyla Kyoto'da kalıyor.
- kal
- {f} remaining
The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife.
- Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.
The door remaining locked up from inside, he could not enter the house.
- Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.
- kalıplar
- dies
- alçı kalıp
- plaster mold
- açık kalıp
- open die
- basma kalıp hüküm
- trite-cliche judgement
- basma kalıp hüküm
- stereotyped judgement
- bir kalıp sabun verin lütfen
- Please give me a bar of soap
- dar kalıp
- close fit
- demir kalıp
- iron form
- demir kalıp
- iron form work
- emici kalıp
- vacuum form
- emici kalıp
- absorbent shutter
- emici kalıp
- absorptive lining
- gezer kalıp
- jumbo
- gezer kalıp
- travelling form
- gezer kalıp
- travelling mold
- gezer kalıp
- travelling shuttering
- grup kalıp
- gang mold
- hareketli kalıp
- moving form
- hareketli kalıp
- (İnşaat) moving forms
- iç kalıp
- internal mould
- kal
- word, talk
- kal
- snub
- kal
- remains
Words fly away, the written remains.
- Söz uçar, yazı kalır.
He remains calm in the face of danger.
- O, tehlike karşısında sakin kalır.
- keser basar kalıp
- (Mekanik) combination die
- konik kalıp
- conical form
- lastik kalıp
- (Mekanik,Teknik) rubber tooling
- pano kalıp
- panel form
- suç tespiti için kalıp alma
- moulage
- tahta kalıp
- wood block
- toplu kalıp
- gang mold
- çok kalıp kendini kovdurmak
- overstay one's welcome
- ıki kalıp lütfen
- i'd like two bars please