Tom helped me break out of jail.
- Tom hapisten kaçmama yardım etti.
We've got to break out tonight or I'll go crazy!
- Biz bu gece kaçmak zorundayız, yoksa çıldıracağım.
Brian regrets starting a relationship with her and wants to escape from her.
- Brian onunla bir ilişki başlattığına pişman ve ondan kaçmak istiyor.
I think it's highly unlikely that we'll be able to escape from this prison.
- Ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.
We must lose no time in escaping.
- Kaçmada zaman kaybetmemeliyiz.
Air atoms and molecules are constantly escaping to space from the exosphere.
- Hava atomları ve molekülleri sürekli egzosferden uzaya kaçmaktadır.
Brown and his friends were forced to flee.
- Brown ve arkadaşları kaçmak zorunda bırakıldılar.
He had no choice but to run away.
- Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
I wanted to run away with them.
- Onlarla kaçmak istedim.
Brian regrets starting a relationship with her and wants to escape from her.
- Brian onunla bir ilişki başlattığına pişman ve ondan kaçmak istiyor.
The fish wants to escape.
- Balık kaçmak istiyor.
I was just wondering how much it would cost to have my car washed and waxed.
- Ben sadece arabamı yıkatmanın ve cilalatmanın kaça mal olacağını merak ediyordum.
Tom should know exactly how much money we have to spend.
- Tom kaç para harcamak zorunda olduğumuzu tam olarak bilmeli.
We've got to break out tonight or I'll go crazy!
- Biz bu gece kaçmak zorundayız, yoksa çıldıracağım.
Tom lost no time in getting away.
- Tom kaçmak için hiç zaman kaybetmedi.
I had to get away from Boston.
- Boston'dan kaçmak zorunda kaldım.
We seem to have escaped from danger.
- Biz tehlikeden kaçtık gibi görünüyor.
He barely escaped being hit and killed by a car.
- Araba tarafından çarpılmamak ve öldürülmemek için kıl payı kaçtı.
How many kids do you have?
- Kaç tane çocuğun var?
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
How old is your oldest son?
- En büyük erkek evladın kaç yaşında?
How many kids do you have?
- Kaç tane çocuğun var?
They had to elope somehow.
- Onlar bir şekilde kaçmak zorunda kaldı.
I wanted to run away with Tom.
- Tom'la kaçmak istedim.
I wanted to run away with them.
- Onlarla kaçmak istedim.
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
How many kids do you have?
- Kaç tane çocuğun var?
He absconded with the money.
- O, para ile birlikte kaçtı.
Tom absconded with all the money donated for earthquake relief.
- Tom deprem yardımı için bağışlanan tüm parayla birlikte kaçtı.
We've got to break out tonight or I'll go crazy!
- Biz bu gece kaçmak zorundayız, yoksa çıldıracağım.
When did Tom break out of prison?
- Tom ne zaman hapishaneden kaçtı?
Why did you run off to Boston?
- Neden Boston'a kaçtın?
It's too late to shut the barn door when the horse has already run off.
- At zaten kaçtığında ahır kapısını kapatmak için çok geç.
Gas seems to be escaping from the pipe.
- Borudan gaz kaçıyor gibi görünüyor.
Gas was escaping from a crack in the pipe.
- Borudaki bir çatlaktan gaz kaçıyordu.
When they are in danger, they run away.
- Onlar tehlikede olduğunda, kaçarlar.
Did you see anyone run away?
- Birinin kaçtığını gördün mü?
He resigned and fled the country.
- İstifa etti ve ülkeden kaçtı.
Jews fled the Spanish Inquisition and took shelter in Ottoman Empire in the fifteenth century.
- Yahudiler, İspanyol Engizisyonundan kaçtılar ve onbeşinci asırda Osmanlı İmparatorluğu'na sığındılar.
Run, Tom. Get out of here!
- Kaç Tom. Çık buradan!
What time did you get out of bed yesterday?
- Dün saat kaçta yataktan çıktın?
I think, therefore I flee.
- Sanırım, bu yüzden kaçarım.
Brown and his friends were forced to flee.
- Brown ve arkadaşları kaçmak zorunda bırakıldılar.
We've got to break out tonight or I'll go crazy!
- Biz bu gece kaçmak zorundayız, yoksa çıldıracağım.
I just had to get away.
- Ben sadece kaçmak zorunda kaldım.
She's beautiful, that's true—but once she opens her mouth, you'll only want to get away!
- O güzel, bu doğru ama o ağzını bir defa açtı mı sen yalnızca kaçmak isteyeceksin.
Excess of politeness is annoying.
- Kibarlığın aşırıya kaçması can sıkıcı.
Why don't we just elope?
- Biz neden sadece kaçmıyoruz?
A Turkish soft G and a Spanish H eloped and had lots of completely silent children together.
- Türkçe Ğ ve İspanyolca H kaçtı ve birlikte birsürü tamamen sessiz çocukları oldu.
Running away isn't the answer.
- Kaçmak cevap değildir.
I wanted to run away with Tom.
- Tom'la kaçmak istedim.