التركية - الإنجليزية
تعريف kırmızı في التركية الإنجليزية القاموس.
- red
Apples are red or green.
-Elmalar kırmızı veya yeşildir.
I bought a red sports car.
-Kırmızı bir spor araba aldım.
- kino
- rubicund
- (renk) red
- erythro
- ruddy
- erythr
- gules
- scarlet
- florid
- cherry
This cherry is dark red.
-Bu kiraz koyu kırmızı.
- carmine
- ruby
- snooker
- roseate
- sanguine
- in red
- (Tıp) ruber
- cherry#pepper
- rosy
- erubescent
- rubious
- murrey
- bloodshot
- kırmızı ardıç
- (Botanik, Bitkibilim,Çevre) red cedar
- kırmızı ateş
- red fire
- kırmızı ayı üzümü
- (Botanik, Bitkibilim) blueberry
- kırmızı balık
- (Hayvan Bilim, Zooloji) carassius auratus
- kırmızı bandıra
- red ensign
- kırmızı biber
- (Botanik, Bitkibilim) pimiento
- kırmızı biber
- (Gıda) red capsicum
- kırmızı biber
- (Botanik, Bitkibilim) capsicum annuum grossum
- kırmızı biber
- (Gıda) red pepperoni
- kırmızı biber
- (Botanik, Bitkibilim) bell pepper
- kırmızı biber
- (Botanik, Bitkibilim) sweet pepper
- kırmızı biber
- (Botanik, Bitkibilim) pimento
- kırmızı biber
- (Botanik, Bitkibilim) fructus capsici
- kırmızı biber sosu
- (Gıda) paprika sauce
- kırmızı biber toz
- (Gıda) red pimento
- kırmızı bölge
- (Otomotiv) red zone
- kırmızı doğan
- (Hayvan Bilim, Zooloji) marsh harrier
- kırmızı etiket
- (Askeri) red label
- kırmızı halı
- red carpet
- kırmızı hat
- (Askeri) hotline
- kırmızı iskorpit
- (Gıda) scorpion fish
- kırmızı kar
- (Meteoroloji) red snow
- kırmızı kart
- (Spor) red card
- kırmızı kazanımı
- (Bilgisayar) red gain
- kırmızı kuş üzümü
- red currant
- kırmızı kuşüzümü
- (Botanik, Bitkibilim) red currant
- kırmızı mercimek
- (Gıda) red lentils
- kırmızı mercimek
- (Gıda) lentil red
- kırmızı mercimek
- (Gıda) red lentil
- kırmızı mercimek çorbası
- (Gıda) red lentil soup
- kırmızı nokta
- (Basın) scarlet letter
- kırmızı oy
- (Konuşma Dili) black ball
- kırmızı pancar
- (Gıda) red beet
- kırmızı pist
- (Havacılık) red run
- kırmızı pulbiber
- (Gıda) paprika
- kırmızı soğan
- (Gıda) red spanish onion
- kırmızı soğan
- (Gıda) red onion
- kırmızı tilki
- (Hayvan Bilim, Zooloji) red fox
- kırmızı toprak
- (Tarım) red earth
- kırmızı turp
- (Gıda) radish
- kırmızı tuğla
- red brick
- kırmızı yüz
- florid
- kırmızı ıtır
- (Botanik, Bitkibilim) geranium robertianum
- kırmızı ışık
- safelight
- kırmızı ışık
- (Askeri) flash red
- kırmızı-mor
- (Bilgisayar) red-violet
- kırmızı başlıklı kız
- (Edebiyat) Little Red Riding Hood, Redriding Hood
- kırmızı başlıklı kız
- (Edebiyat) Little red riding hood
- kırmızı kan hücresi
- (Tıp, İlaç) Erythrocyte
- kırmızı lahana
- (Gıda) Red cabbage
- kırmızı turp
- red radish
- kırmızı çam
- red pine
ödevim için kırmızı çam resmi bulmalıyım.
- kırmızı çizgi
- red line
- kırmızı ötesi
- infrared
- KIRMIZI/SİYAH yalıtıcısı
- (Askeri) RED/BLACK isolator
- kırmızı akasya
- rose acacia
- kırmızı akik
- sardonyx
- kırmızı alan
- Red Channel (in the airport)
- kırmızı alarm
- (Askeri) warning red
- kırmızı algler
- red algae
- kırmızı ayaklı sümsük
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: sümsükkuşugiller) red-footed booby
- kırmızı bakiye
- (Ticaret) red-ink
- kırmızı bakiye
- (Ticaret) red balance
- kırmızı ballıbaba
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: ballıbabagiller,şefeviye) red dead-nettle
- kırmızı balmumu
- sealing wax
- kırmızı balık
- goldfish
- kırmızı balık
- (Tabiat Doğa) (balık, Fam: sazangiller) goldfish
- kırmızı barbunya
- red bean
- kırmızı barbunya
- (Gıda) red kidney bean
- kırmızı başlık
- (gazete) rubric
- kırmızı biber
- cayenne pepper
- kırmızı biber
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: karabibergiller,biberiye) [syn.: kırmızı biber, arnavutbiberi] cayenne pepper
- kırmızı biber
- cayenne
- kırmızı biber
- chili
The chili burnt my tongue.
-Kırmızı biber dilimi yaktı.
This is the first time I've ever spread chili on bread.
-Şimdiye kadar ilk defa ekmeğe kırmızı biber sürüştürdüm.
- kırmızı biber
- capsicum
- kırmızı biber
- red pepper
- kırmızı biber
- chilli
- kırmızı bir şey arıyorum
- I'm looking for something in red
- kırmızı bloklar
- (Bilgisayar) red blocks
- kırmızı boya
- reddle
- kırmızı boya
- cochineal
- kırmızı boynuzlu gelincik
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: gelincikgiller,haşhaşiye) red horned-poppy
- kırmızı boyun batağan
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: batağangiller) [syn.: kırmızı boyun batağan, kırmızı boyunlu, kızılgerdanlı dalgıç] red-necked grebe
- kırmızı boyunlu
- (Hayvan Bilim, Zooloji) red necked grebe
- kırmızı boyunlu kum kuşu
- red necked phalarope
- kırmızı burun
- strawberry
- kırmızı böceği
- cochineal insect
- kırmızı damar
- (Botanik, Bitkibilim) red vain
- kırmızı deniz otu
- dulse
- kırmızı dipli mumla davet etmedim ya!
- colloq . I didn't beg him to come!
- kırmızı durum
- (Askeri) threatcon red
- kırmızı dut
- red mulberry
- kırmızı entegre stratejik savunma planı
- (Askeri) red integrated strategic offensive plan
- kırmızı et
- red meat
Tom seldom eats red meat.
-Tom nadiren kırmızı et yer.
I don't usually eat red meat.
-Ben genellikle kırmızı et yemem.
- kırmızı etli alabalık
- sea trout
- kırmızı fener
- brothel
- kırmızı fener
- slang brothel, whorehouse, cathouse
- kırmızı fener mahallesi
- red lamp/light district
- kırmızı fosfor
- red phosphorus
- kırmızı gagalı dağ kargası
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: kargagiller) [syn.: kırmızı gagalı dağ kargası, kızılca karga] chough, crow
- kırmızı gagalı tropikkuşu
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: tropikkuşları) red-billed tropicbird
- kırmızı geçişi
- (Bilgisayar) red gradient
- kırmızı gömlek
- something that can't be kept secret
- kırmızı görüş
- (Askeri) redout
- kırmızı harfler
- rubric
- kırmızı harflerle yazılmış
- rubric
- kırmızı hat
- hot line
- kırmızı iberide
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: turpgiller,salibiye) annual candytuft
- kırmızı infarkt
- (Tıp) hemorrhagic infarction
- kırmızı istasyon saati; kurtarma alt merkezi
- (Askeri) red station clock; rescue sub-center
- kırmızı işaretlemek
- rubricate
- kırmızı işlemci
- (Askeri) red processor
- kırmızı kalem
- red pencil
- kırmızı kalem
- red pen
- kırmızı kan hücresi
- (Askeri) red blood cell
- kırmızı kart göstermek
- kick out
- kırmızı kediotu
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: hanımeligiller,bilsaniye) red valerian, Jupiter's beard
- kırmızı kel otu
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: papatyagiller,bileşikgiller,mürekkebe) butterbur
- kırmızı kil
- red clay
- kırmızı kil
- red clay, laterite
- kırmızı kil
- laterite
- kırmızı kuduz otu
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: dişotugiller,şıtırciye) statice
- kırmızı kum kuşu
- (Latin) calidris ferruginea
- kırmızı kumaş boya maddesi
- fuchsine
- kırmızı kumkuşu
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: Calidridinae) curlew sandpiper
- kırmızı kurşun tuzu
- minium
- kırmızı kuşüzümü
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: Grossulariaceae) [syn.: kırmızı kuşüzümü, kırmızı frenküzümü] red currant
- kırmızı kök boyası
- turkey red
- kırmızı körlüğü
- (Pisikoloji, Ruhbilim) scoterythrous vision
- kırmızı kül
- (Tarım) red ashes
- kırmızı lahana
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: turpgiller,salibiye) red cabbage
- kırmızı leke
- (yüzde) strawberry mark
- kırmızı lifler
- (Gıda) red filaments
- kırmızı lâmba
- glow lamp
- kırmızı manganez
- red manganese
- kırmızı ombra
- burnt umber
- kırmızı orman karıncası
- (Tabiat Doğa) (böcek, haşere, Fam: karıncalar,nemeliye) red wood ant
- kırmızı oy
- negative vote
- kırmızı oy
- (lordlar kamarası) non content
- kırmızı papağan
- lory
- kırmızı patlıcan prov
- tomato
- kırmızı pigment
- red pigment
- kırmızı pirinç
- red brass
- kırmızı pulpa
- red pulp
- kırmızı reçete
- (Tıp) red prescription
- kırmızı sakız
- dragon's blood
- kırmızı santal
- (Botanik, Bitkibilim) lignum santali rubrum
- kırmızı savunma
- (Spor) red defence
- kırmızı solucan
- brandling
- kırmızı somaki
- (Jeoloji) porphyry
- kırmızı spinel
- spinel ruby
- kırmızı suratlı
- rubicund
- kırmızı suratlı
- blowzy
- kırmızı sülyen
- red lead
- kırmızı sırtlı örümcek kuşu
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: örümcekkuşugiller) red-backed shrike
- kırmızı tebeşir
- raddle
- kırmızı tebeşir
- reddle
- kırmızı toprak
- terra rossa
- kırmızı turp
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: turpgiller,salibiye) [syn.: kırmızı turp, frenk turpu] radish
- kırmızı yaban mersini
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: fundagiller,halenciye) cranberry
- kırmızı yabanmersini
- cowberry
- kırmızı yanmak
- go red
- kırmızı yanmak
- change to red
- kırmızı yazmak
- rubricate
- kırmızı yumağı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: buğdaygiller,necliye) red fescue
- kırmızı yılan
- (Hayvan Bilim, Zooloji) coluber schmidti
- kırmızı zambak
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: zambakgiller,zambakiye) [syn.: kırmızı zambak, İstanbul zambağı] Turk's cap lily, common turkscap lily
- kırmızı zırnık
- (Tabiat Doğa) (mineral, maden) [syn.: kırmızı zırnık, realgar] realgar
- kırmızı çaylak
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: Milvinae,Elaninae) [syn.: kırmızı çaylak, kocalak] red kite
- kırmızı çizgili
- red-lined
- kırmızı çürük
- (Tarım) redrot
- kırmızı çürük
- (Tarım) red rot
- kırmızı çürüklük hastalığı
- red rot
- kırmızı çıma
- red painter
- kırmızı ördek
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: ördekgiller) ruddy duck
- kırmızı üzüm
- (Gıda) concord grape
- kırmızı üçgül
- crimson clover
- kırmızı üçgül
- (Botanik, Bitkibilim) italian clover
- kırmızı üçgül
- (Botanik, Bitkibilim) trifolium incarnatum
- kırmızı ışık
- stoplight
- kırmızı şarap
- claret
- kırmızı şarap
- ruby
- kırmızı şarap
- zinfandel
- kırmızı şaraplı kokteyl
- claret cup
- kırmızı şebboy
- gilliflower
- koyu kırmızı renk
- crimson
- kırmızı biber
- {i} paprika
Add one teaspoon of paprika.
-Bir çay kaşığı kırmızı biber ekle.
- morumsu kırmızı renk
- magenta
- biber, kırmızı
- (Gıda) red pepperoni
- koyu kırmızı
- garnet
- koyu kırmızı renk
- dark red
- kırmızı biber
- (Botanik, Bitkibilim) sweet pepper plant
- parlak kırmızı
- vermillion
- parlak kırmızı
- cinnabar
- parlak kırmızı
- carmine
- parlak kırmızı
- cardinal
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف kırmızı في التركية التركية القاموس.
- Al, kızıl
- Bu renkte olan
- Bu renkte olan: "Siyah zülüflü, kırmızı dudaklı, altın ve mercan gerdanlı kadınlar."- A. Haşim
- Domates
- (Osmanlı Dönemi) AHMER
- kor
- kırmızı bülten
- İnterpol notice or ınternational Notice which iş issued by İnterpol to share ınformation between its members
- KIRMIZI OY
- (Hukuk) Kabul etmeme oyu; red oyu. Karş; beyaz oy
- kırmızı et
- Büyükbaş hayvanların yağı ve proteini yüksek, besleyici eti
- kırmızı fener
- Genel ev
- kırmızı gömlek
- Saklanmaya ne kadar çalışılırsa çalışılsın gizlenemeyen şey
- kırmızı kart
- Kurallara aykırı davranan ve daha önce hakemler tarafından sarı kart gösterilerek ikaz edilmiş oyuncuyu oyundan çıkartma cezası
- kırmızı oy
- Bir oylamada, karşı durum alındığını gösteren oy
- kırmızı çürük
- Zararlı mantarların etkisi sonucu çam türü ağaçlardaki göbek odunun kırmızı kahverengi olması
- Kırmızı biber
- paprika
- Kırmızı biber
- Türk biberi
- Kırmızı biber
- Hint biberi
- kan kırmızı
- Çok kırmızı
- kan kırmızı
- Üstün, yaman
- koyu kırmızı
- Bordoya yakın kırmızı, kırmızının bir ton koyusu
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - التركية
تعريف kırmızı في الإنجليزية التركية القاموس.
- kırmızı kan hücresi
- red blood cell
- kırmızı mercimek
- Red lentils
المصطلحات ذات الصلة
kırmızı
الواصلة
kır·mı·zıالنطق
Resimler
السابق
المفضلات