Tom artık hemen hemen her yerde olabilr.
- Tom could be just about anywhere by now.
Tom hemen hemen her gün masa tenisi oynar.
- Tom plays table tennis just about every day.
Burada işimiz neredeyse bitmek üzere.
- We're just about finished here.
İşimi neredeyse bitirdim.
- I'm just about finished with my homework.
Tom yaklaşık olarak söylediğim her şeyin tersini söylüyor.
- Tom contradicts just about everything I say.
Tom yaklaşık senin yaşında.
- Tom is just about your age.
Sanırım aşağı yukarı istediğim bilgisayarı alacak kadar param var.
- I think I have just about enough money to buy the computer that I want.
Tom istediği bir şeyi almak için aşağı yukarı yeterince zengin.
- Tom is rich enough to buy just about anything he wants.
Tom ve Mary hemen hemen her zaman okuldan sonra tenis oynarlar.
- Tom and Mary almost always play tennis after school.
Hemen hemen hiç iştahım yok.
- I have almost no appetite.
Az daha treni kaçırıyordum.
- I almost missed the train.
O neredeyse ölüyordu.
- She almost passed out.
Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük.
- The Sahara Desert is almost as large as Europe.
Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı.
- The novel has sold almost 20,000 copies.
Tom adeta bir kız gibi gözüküyor.
- Tom almost looks like a girl.
Tom az kalsın ölüyordu o kazada.
- Tom almost died in that accident.
Tom'a az kalsın araba çarpıyordu.
- Tom almost got hit by a car.
... Now, it's not just about all the places ...
... really could have been a depression just about a year ago. Our economy's growing again. But ...