jildy

listen to the pronunciation of jildy
الإنجليزية - التركية

تعريف jildy في الإنجليزية التركية القاموس.

quickly
çabucak

Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk. - We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.

Zaman çabucak geçiyor. - Time passes by quickly.

quickly
hızla

Tartışma hızla kontrolden çıktı. - The argument quickly got out of control.

O, hızla yaşlanıyordu. - She was aging quickly.

quickly
süratle
quickly
şipşak
quickly
çabuk

Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel. - Please come home as quickly as possible.

Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim. - I'll finish it as quickly as I can.

quickly
tez
quickly
acele

Biz hepimiz öleceğiz, bazılarımız çabucak, diğerleri acele etmeyecek. - We will all die, some quickly, others will take their time.

Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor. - I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.

quickly
yel gibi
quickly
şıp diye
quickly
hızlı şekilde

Çok hızlı şekilde hareket etmek zorundayız. - We have to move very quickly.

Ses çok hızlı şekilde hareket eder. - Sound travels very quickly.

الإنجليزية - الإنجليزية
quickly