My father usually watches television after dinner.
 - Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
I like watching Code Lyoko.
 - Code Lyoko'yu izlemeyi seviyorum.
The police have traced her to Paris.
 - Polisler onu Paris'e kadar izledi.
Their traces can still be found.
 - İzleri hala bulunabilir.
I will follow the law.
 - Ben hukuku izleyeceğim.
Although each person follows a different path, our destinations are the same.
 - Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.
I've got better things to do than to keep track of what Tom's doing.
 - Tom'un yaptıklarını izlemekten daha iyi yapacak işlerim var.
They followed the tracks the car had left.
 - Arabanın bıraktığı izleri takip ettiler.
Tom looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
 - Tom birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.
Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
 - Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.
 - Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.
I love watching soccer games.
 - Futbol oyunlarını izlemeyi severim.
Felicja enjoys watching TV.
 - Felicja, televizyon izlemekten hoşlanır.
Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
 - Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.
I don't want to leave any paper trails.
 - Ben herhangi kağıt izleri bırakmak istemiyorum.
Boys trail girls in language skills.
 - Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
The hunting dogs followed the scent of the fox.
 - Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.