In Soviet Russia, television watches the audience!
 - Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler!
I grew up watching Pokemon.
 - Pokémon izleyerek büyüdüm.
This security system allows us to trace employees movements anywhere they go.
 - Bu güvenlik sistemi çalışanların hareketlerini gittikleri yerde izlemelerine izin verir.
There were traces of blood inside Dan's car.
 - Dan'ın arabasının içinde kan izleri vardı.
We should follow his example.
 - Biz onun dersini izlemeliyiz.
The dog followed its master, wagging its tail.
 - Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.
They followed the tracks the car had left.
 - Arabanın bıraktığı izleri takip ettiler.
The hunter followed the bear's tracks.
 - Avcı ayının izlerini takip etti.
Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
 - Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
Tom looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
 - Tom birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.
Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.
 - Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.
Felicja enjoys watching TV.
 - Felicja, televizyon izlemekten hoşlanır.
The student became very nervous with the teacher watching him.
 - Öğrenci öğretmenin onu izlemesine çok kızdı.
Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
 - Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.
Boys trail girls in language skills.
 - Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
I don't want to leave any paper trails.
 - Ben herhangi kağıt izleri bırakmak istemiyorum.
The hunting dogs followed the scent of the fox.
 - Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.