israfçı

listen to the pronunciation of israfçı
التركية - الإنجليزية

تعريف israfçı في التركية الإنجليزية القاموس.

israf
waste

Trying to do such a thing is a waste of time. - Böyle bir şeyi yapmaya çalışmak zaman israfıdır.

Tom thought the meeting was a waste of time. - Tom toplantının zaman israfı olduğunu düşündü.

israf
wastage
israf
dissipate
israf
prodigality
israf
wastages
israf
wasting

Tom told me I was wasting his time. - Tom bana onun zamanını israf ettiğimi söyledi.

Why are you wasting your time with Tom? - Neden Tom'la birlikte zamanını israf ediyorsun?

israf
squander

He was accused of squandering public funds. - Kamu fonlarını israf etmekle suçlandı.

Don't squander your newly earned money! - Yeni kazandığın parayı israf etme!

israf
extravagance
israf
extravagance, waste, wastefulness
israf
wastefulness
israf
improvidence
israf
profusion
israf
squandering

He was accused of squandering public funds. - Kamu fonlarını israf etmekle suçlandı.

israf
dissipation
israf
waxtage
التركية - التركية

تعريف israfçı في التركية التركية القاموس.

israf
Gereksiz yere para, zaman, emek vb.yi harcama, savurganlık, tutumsuzluk
israf
Gereksiz yere para, zaman, emek vb.ni harcama, savurganlık, tutumsuzluk: "... israf ve sefahat içinde yaşamaya başlamıştı."- Y. K. Karaosmanoğlu
israf
(Osmanlı Dönemi) boş yere harcama
israf
Savurganlık
İSRAF
(Osmanlı Dönemi) En lüzumlu aslî vazifeleri bırakıp en lüzumsuz veya zararlı şeylerle meşgul olarak ömrünü veya gençliğini boş yere harcamak.(Hâlik-ı Rahim, nev-i beşere verdiği nimetlerin mukabilinde şükür istiyor. İsraf ise; şükre zıttır, nimete karşı hasâretli bir istihfaftır. İktisad ise: nimete karşı ticaretli bir ihtiramdır. L.)(Bir lokma kırk paraya, diğer bir lokma on kuruşa... Ağıza girmeden ve boğazda
İSRAF
(Osmanlı Dönemi) Lüzumsuz yere harcamak. Malı ve parayı lüzumsuz yere sarf etmek. İhtiyacından fazla istihlâk etmek ve harcamak
İsraf
(Osmanlı Dönemi) FÜRUT