Kapının tam iç tarafında bir köpek buldum.
 - I found a dog just inside the gate.
Biri beni içeri itti.
 - Someone pushed me inside.
Evimin içinde iki tane zombi var.
 - There are two zombies inside my house.
Öfkeli kalabalık polis minibüsünün etrafını sarıp içindeki pedofili zanlısına hakaretler yağdırdı.
 - The angry crowd clambered around the police van shouting insults at the suspected paedophile inside it.
Duvarların içindeki askerler iyi korunuyordu.
 - Troops inside the walls were well protected.
Özünde, hepimiz birbirimize benzeriz.
 - We are all alike, on the inside.
Mağaranın içerisindeki bütün bu insanları alın.
 - Get all these people inside the cave.
Tom evinin içerisinde kim olduğunu biliyordu.
 - Tom knew who was inside his house.
Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.
 - Most of a insect's organs are inside its abdomen.
Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
 - Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
Mary bir pasta içinde ceza evine bir demir testeresi bıçağını gizlice sokmaya çalıştı.
 - Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.
İçerdeydim, bekliyordum.
 - I was inside, waiting.
Kapı sürgüleri içerde.
 - The door bolts on the inside.