Onun fikrini dolaylı olarak araştırmaya başladım.
- I tried to investigate his opinion indirectly.
Dolaylı olarak yardımcı olacak.
- It'll help indirectly.
Onun fikrini dolaylı olarak araştırmaya başladım.
- I tried to investigate his opinion indirectly.
İzlandaca bir cümlenin İngilizce çeviri varsa, ve İngilizce cümlenin Savahili dilinde bir çevirisi varsa, öyleyse dolaylı olarak, bu, İzlandaca cümle için bir Savahili çeviri sağlayacaktır.
- If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence.
Onun fikrini dolaylı olarak araştırmaya başladım.
- I tried to investigate his opinion indirectly.
Gri çeviriler dolaylı çevirilerdir. Diğer bir deyişle, onlar çevirilerin çevirileridir, ve ana cümlenin çevirileri değil ( ana cümle büyük harflerle yazılmış cümledir).
- Grey translations are indirect translations. In other words, they are translations of the translations, and not translations of the main sentence (the main sentence is the sentence in big letters).
Tom ona ikinci el araba satın almamasını önerdi.
- Tom advised him not to buy the secondhand car.
Ben bu kitaba ikinci el kitap dükkanında rastladım.
- I came across this book in a secondhand bookstore.