in wirklichkeit

listen to the pronunciation of in wirklichkeit
ألمانية - التركية
etkisinde
yürürlükte bulunan
yürürlükte olan
الإنجليزية - التركية

تعريف in wirklichkeit في الإنجليزية التركية القاموس.

actually
fiilen
actually
aslında

O genç görünüyor, ama o aslında senden daha yaşlıdır. - She looks young, but she's actually older than you are.

İster inanın ister inanmayın, ben aslında resim çizebilirim. - Believe it or not, I can actually draw.

actually
sahi

Aslında bu evin sahibi kim? - Who actually owns this house?

Tom aslında üç tekneye sahiptir. - Tom actually owns three boats.

actually
doğrusu
actually
sahiden

Sahiden hiç Tayland yemeği denedin mi? - Have you actually ever tried Thai food?

actually
hani
actually
aslına bakılırsa

Ben aslına bakılırsa asla burada daha önce olmadım. - I've never actually been here before.

Birçok insan tembeldir. Aslına bakılırsa ben de tembelim. - A lot of people are lazy. Actually, I'm lazy too.

actually
asıl
actually
bizatihi
actually
aslına bakarsak

Aslına bakarsak ben bile Tom'la tanışmadım. - I actually haven't even met Tom.

actually
gerçekten

Tom gerçekten bir hayalet gördüğünü söylüyor. - Tom says he has actually seen a ghost.

Para gerçekten ödenildi mi? - Was the money actually paid?

actually
hakikaten
in actual fact
işin doğrusu
in actual fact
gerçekten
actually
gerçekte

Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi? - Can computers actually translate literary works?

Tom gerçekten bir hayalet gördüğünü söylüyor. - Tom says he has actually seen a ghost.

ألمانية - الإنجليزية
in reality
in effect
in actual fact
really
in actuality
in truth
in fact
actually

She looks young, but actually she's older than you are. - Sie sieht jung aus, aber in Wirklichkeit ist sie älter als du.

He looks young, but actually he is over forty. - Er sieht jung aus, aber in Wirklichkeit ist er schon über vierzig.