Tom yukarıdan geçen helikopterleri duyabiliyordu.
- Tom could hear helicopters overhead.
Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir.
- The church is on the hill overlooking the city.
Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.
- Tom pulled his cap down over his eyes.
Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti.
- The party was all but over when I arrived.
Her şey bitmiş sayılmaz.
- It ain't over till it's over.
Kızının ölümü üzerine ağladı.
- He wept over his daughter's death.
Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.
- Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
- Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
- Paris is the center of the world, in a way.
Bayan Klein 80 yaşın üzerinde, ama hâlâ çok aktif.
- Mrs Klein is over 80, but she's still very active.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor.
- Tom is reading over the contract right now.
300'ü geçkin insan tutuklandı.
- Over 300 people were arrested.