in order to summon, or to attact the attention of, some one

listen to the pronunciation of in order to summon, or to attact the attention of, some one
الإنجليزية - التركية

تعريف in order to summon, or to attact the attention of, some one في الإنجليزية التركية القاموس.

calling
(Bilgisayar) aranıyor
calling
çağırarak
calling
çağıran
calling
(Bilgisayar) arıyor

Randevunu teyit etmek için arıyorum. - I'm calling to confirm your appointment.

Sizi Bay Kimura diye birisi arıyor. - A Mr. Kimura is calling you.

calling
{i} çağırma

Neden onu çağırmayı denemedin? - Why didn't you try calling her?

Güvenliği çağırmaktan rahatsız olma. - Don't bother calling security.

calling
tutku
calling
heves
calling
ticari ünvan
calling
istek
calling
{i}

Karımın beni iş yerinde aramasından hoşlanmam. - I don't like my wife calling me at work.

Yarın işten hastalık izni alıyorum. - I'm calling in sick tomorrow.

calling
{i} meslek
calling
{i} seslenme

Kral, bana çocuğun olarak seslenmeyi kes. Tanrı aşkına ben otuz iki yaşındayım! - King, stop calling me your boy. I'm thirty-two, for God's sake!

calling
meslek/heves
calling
call ara/uğra/çağır
calling
{i} davet
calling
(isim) seslenme, çağrı, davet, telefon etme; meslek, iş, görev aşkı
calling
{i} çağrı

ABD anlaşmayı ihlal edenlere karşı bir silah ambargosu çağrısında bulunuyor. - The U.S. is calling for an arms embargo against violators of the treaty.

Birisinin yardım çağrısında bulunduğunu duydum. - He heard someone calling for help.

calling
{i} telefon etme
الإنجليزية - الإنجليزية
calling