Yağmur yağma ihtimaline karşı ceketini al.
- Take your coat in case it rains.
Onlar yollarını kaybetme ihtimaline karşı yanlarında bir harita taşıdılar.
- They carried a map with them in case they should lose their way.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
O halde, ben sizin bugün gelmeniz gerektiğini düşünüyorum.
- In that case, I think you should come in today.
Yangın olursa diye el altında her zaman bir kova su bulundur.
- Always keep a bucket of water handy, in case of fire.
Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.
- I locked the door, in case someone tried to get in.
Yangın durumunda, 119'u çevir.
- In case of fire, dial 119.
Yangın durumunda, bu düğmeye basın.
- In case of fire, press this button.
Kural bu durumda geçerlidir.
- The rule holds good in this case.
Bu durumda bu kuralı uygulayabilir miyiz?
- Can we apply this rule in this case?
O takdirde, öyle olsun.
- In that case, so be it.
In case of emergency, break glass.
... media in any case. ...
... BUT THAT IS NOT THE CASE. ...