Senin kurallarına göre yaşamak istemiyorum.
- Ich will nicht nach deinen Regeln leben.
Kuralları bilmiyordum.
- Ich kannte die Regeln nicht.
Dünya'da böyle çok insan vardır. Normalde onlar cesur değildir. Hava karardıktan sonra, onlar cesur olur.
- There are many people like this in the world. Normally, they're not brave. After getting drunk, they turn brave.
Normalde saat 6.00 da kalkarım.
- I normally get up at 6 o'clock.
Tipik olarak, insan gebeliği her biri yaklaşık üç aylık üç trimestere ayrılır.
- Typically, human pregnancy is divided into three trimesters of approximately three months each.
Onun mizah tipik Fransız, çok esprili.
- His humor is very witty, typically French.
Normal olarak, biz onu İspanya'da yapmayız.
- Normally, we don't do that in Spain.
Tom normal olarak diğer insanlarla geçinemiyor gibi görünüyor.
- Tom seems to be unable to interact normally with other people.
Korkarım ki kitaptaki her kural ihlal edilmektedir.
- I'm afraid that violates every rule in the book.
Bu durumda bu kuralı uygulayabilir miyiz?
- Can we apply this rule in this case?
Genellikle Japonya'da haziran ayında fazla yağmur vardır.
- As a rule we have much rain in June in Japan.
Genellikle içki içmem.
- As a rule, I don't drink.
Bir cümlenin genellikle öznesi ve yüklemi vardır.
- A sentence normally has a subject and a verb.
Şimşek genellikle gök gürültüsüne eşlik eder.
- Lightning normally accompanies thunder.
Tipik olarak, insan gebeliği her biri yaklaşık üç aylık üç trimestere ayrılır.
- Typically, human pregnancy is divided into three trimesters of approximately three months each.
Normally, we eat three times a day.
- In der Regel essen wir dreimal pro Tag.