The latter will continue to develop along their own paths according to the needs of their own speakers.
- İkincisi kendi spikerlerinin ihtiyaçlarına göre kendi yolları boyunca gelişmeye devam edecek.
The French and the English like drinking, but the latter prefer beer whereas the former go in for red wine.
- Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi severler ama birincisi kırmızı şarap için içeriye girerken ikincisi birayı tercih eder.
Among these views, the second one is of importance.
- Bu görüşler arasında ikincisi önemlidir.
Muiriel is the second member of Tatoeba.
- Muiriel, Tatoeba'nın ikinci üyesidir.
Doctors refused to perform a second operation.
- Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.
Our friend finished the race in second place.
- Arkadaşımız yarışı ikinci sırada bitirdi.
Tom ended in second place.
- Tom ikinci sırada bitirdi.
Telescopes have a primary and a secondary mirror.
- Teleskopların birincil ve ikincil aynası vardır.
This problem is only of secondary importance.
- Bu problem sadece ikincil derecede önemli.
Muiriel is the second member of Tatoeba.
- Muiriel, Tatoeba'nın ikinci üyesidir.
Osaka is the second largest city of Japan.
- Osaka, Japonya'nın ikinci en büyük şehridir.