They need to eat double that amount.
- O miktarın iki katını yemeliler.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
My brother eats twice as much as I do.
- Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
He is twice as old as I.
- Benim iki katım kadar yaşlıdır.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
I shouldn't have doubled the recipe.
- Tarifeyi iki katına çıkarmamalıydım.
I'm doubly disappointed on the lack of improvement from my team.
- Takımımdan iyileşme eksikliği konusunda iki kat fazla hayal kırıklığına uğradım.