Tom opened a cardboard box marked living room stuff.
 - Tom üzerinde oturma odası eşyası işaretli bir karton kutuyu açtı.
The old German mail carrier did not want to touch the package marked gift.
 - Yaşlı Alman posta taşıyıcı hediye işaretli pakete dokunmak istemedi.
I need three markers.
 - Üç tane işaretleyiciye ihtiyacım var.
Tom doesn't understand social cues.
 - Tom sosyal işaretleri anlamıyor.
We must pay attention to traffic signals.
 - Trafik işaretlerine dikkat etmeliyiz.
The policeman signaled me to stop.
 - Polis durmam için işaret etti.
She put a red ribbon on her umbrella as a mark.
 - O, şemsiyesine bir işareti olarak kırmızı bir kurdele koydu.
He put a mark on the page.
 - O, sayfaya bir işaret koydu.
A long tongue is a sign of a short hand.
 - Uzun bir dil, kısa bir elin işaretidir.
He signaled that I should follow him.
 - O, benim onu izlemem gerektiğinin işaretini verdi.
He responded by giving the OK gesture.
 - EVET işareti vererek yanıtladı.
Tom gestured for Mary to go inside.
 - Tom Mary'nin içeri girmesi için işaret etti.
Her slurred speech was an indication that she was drunk.
 - Onun geveleyerek konuşması onun sarhoş olduğunun bir işaretiydi.
The cursing tongue is an indication of a bad heart.
 - Küfürlü dil, kötü bir kalbin işaretidir.
The old German mail carrier did not want to touch the package marked gift.
 - Yaşlı Alman posta taşıyıcı hediye işaretli pakete dokunmak istemedi.
Are there any landmarks?
 - Doğal sınır işaretleri var mı?
There is a fence marking the boundary between our yard and the neighbor's.
 - Bizim ve komşunun avlusu arasındaki sınırı işaretlemek için bir çit vardır.
What do these markings mean?
 - Bu işaretlemeler ne anlama geliyor?
I motioned to her not to smoke.
 - Ona sigara içmemesini elle işaret ettim.
Tom motioned for Mary to enter.
 - Tom Mary'nin girmesi için el ile işaret etti.
The advent of the euro is the beacon for the new millennium.
 - Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.
His index finger is smaller than his ring finger.
 - Onun işaret parmağı, yüzük parmağından daha küçüktür.
He grabbed the butterfly with his thumb and index finger.
 - O, başparmak ve işaret parmağıyla kelebeği yakaladı.
A nod is a sign of agreement.
 - Bir baş sallama bir onay işaretidir.
Tom signaled Mary with a nod.
 - Tom başını sallayarak Mary'ye işaret etti