havuza

listen to the pronunciation of havuza
التركية - الإنجليزية

تعريف havuza في التركية الإنجليزية القاموس.

havuz
pool

This hotel has a gym and a swimming pool. - Bu otelin bir spor salonu ve bir yüzme havuzu vardır.

Tom said he couldn't clean the pool tomorrow afternoon. - Tom yarın öğleden sonra havuzu temizleyemeyeceğini söyledi.

havuza girmek
to go into dry dock
havuza bombalama atlama
cannonball
havuza girmek
to dock
havuza çekmek
to dock
havuza çekmek
to put (a ship) into dry dock, dry-dock
havuz
basin
havuz
piscina
havuz
pond, pool; (kapalı) baths; dock
havuz
{i} piscine
havuz
(Askeri) well deck
havuz
lagging
havuz
repository
havuz
bath

Do not use this product near a bathtub, sink, shower, swimming pool, or anywhere else where water or moisture are present. - Bu ürünü küvet, lavabo, duş, yüzme havuzu ya da su ve rutubetin olduğu başka herhangi bir yerin yanında kullanmayınız.

havuz
pond

A Japanese garden usually has a pond in it. - Bir Japon bahçesi genellikle içinde bir havuza sahiptir.

The pond is too shallow for swimming. - Havuz yüzülemiyecek kadar çok sığ.

Havuz
crucian
havuz
poolside
havuz
pool , repository
havuz
(man-made) basin or pool
havuz
receptacle
havuz
baslin
التركية - التركية

تعريف havuza في التركية التركية القاموس.

Havuz
(Osmanlı Dönemi) MİL'E
Havuz
böget
Havuz
(Osmanlı Dönemi) BÜRKE
Havuz
(Osmanlı Dönemi) ECÜME
Havuz
cabiye
havuz
Kum, asit vb. konulan çukur yer
havuz
Su biriktirmek, yüzmek veya çevreyi güzelleştirmek gibi amaçlarla altı ve yanları mermer, beton ve benzeri şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer: "Asıl binanın iki yanındaki kuru havuzlara ve havuzların hemen yanı başındaki kameriyelere doğru daha seyrek, daha bol çiçekli bitkiler yayılıyor."- A. İlhan
havuz
Büyük gemilerin onarılmak için çekildikleri yer
havuz
(Osmanlı Dönemi) havz