This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.
- Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.
The beautiful color of the sky soon faded away.
- Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.
How wonderful were the good old days.
- Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
- On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
I thought it was cool.
- Onun harika olduğunu düşündüm.
I finally came up with a great idea.
- Sonunda harika bir çözüm buldum.
The food was great in Italy.
- İtalya'da yemekler harikaydı.
The dress is absolutely gorgeous.
- Elbise kesinlikle harika.
Isn't her ring gorgeous?
- Yüzüğü harika değil mi?
You look fabulous in black.
- Siyah içinde harika görünüyorsun.
I think that's absolutely fabulous.
- Onun kesinlikle harika olduğunu düşünüyorum.
You did an incredible job.
- Harika bir iş yaptın.
You've done a superb job.
- Harika bir iş yaptın.
Tom did a splendid job.
- Tom harika bir iş yaptı.
I had a marvelous time.
- Harika bir zaman geçirdim.
I love living in this marvellous town.
- Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.
Tom is a child prodigy.
- Tom harika bir çocuk.
I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
- Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
Thank you for the wonderful gift.
- Harika hediye için teşekkürler.
The pyramids of Egypt are one of the seven wonders of the world.
- Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından biridir.
Thank you for the wonderful gift.
- Harika hediye için teşekkürler.
For children, this world is full of wonders and miracles.
- Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
I really do feel phenomenal now.
- Şu an gerçekten harika hissediyorum.
In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
- Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.
She has a marvelous sense of humor.
- Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
I love living in this marvellous town.
- Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.
It was marvellous to meet you.
- Seninle tanışmak harikaydı.
Tom is a fantastic singer.
- Tom harika bir şarkıcı.
Everyone crowded around the fantastic dancer.
- Herkes harika dansçının etrafına toplandı.