halbzeit

listen to the pronunciation of halbzeit
ألمانية - التركية
en. e. halptsayt (sp.) devre, haftaym
en {halptsayt} e sp. devre, haftaym
yarı zaman
haftaym
erste Halbzeit
birinci devre
zweite Halbzeit
ikinci devre
الإنجليزية - التركية

تعريف halbzeit في الإنجليزية التركية القاموس.

half
ara

Yaklaşık bir saat önce Tom aradı. - Tom called about half an hour ago.

Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor. - Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book.

half
(pul/içecek/bilet/vb.) yarım
half
buçuk

Bir buçuk asırlık bir karmaşadan sonra kraliyet otoritesi yeniden kuruldu. - Only after a century and a half of confusion was the royal authority restored.

Saat altı buçukta döneceğim. - I'll return at half past six.

half
yarı

İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır. - The population of Italy is about half as large as that of Japan.

Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı. - He began his meal by drinking half a glass of ale.

half
{i} yarım

Yarım düzine yumurta aldım. - I bought half a dozen eggs.

Lütfen yarım saat bekle. - Please wait half an hour.

half
yarımhalf brother üvey erkek karde
half
yarı yarıya

Tom, armudu yarı yarıya böldü. - Tom cut the pear in half.

Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı. - His income was diminished by half after retirement.

half
kısmen

Tom sadece kısmen şaka yapıyordu. - Tom was only half joking.

half
{i} yarım, yarı: Two halves make a whole. İki yarım bir bütün eder. half an apple yarım elma. Half the students have come
half
yarım buçuk yarı
half
{i} devre

Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir. - This car can deactivate half of its engine's cylinders.

half
{ç} halves (hävz)
half
(zarf) yarı, yarı yarıya, hemen hemen, neredeyse
half
{i} yarı saha
half
hemen hemen