Koyu kahverengi saçları vardı.
- He had dark brown hair.
Saç tıraşı olmanın zamanı çoktan geldi.
- It's high time you had a haircut.
Ben büyük, siyah, tüylü tarantulalardan korkuyorum!
- I'm scared of big, black, hairy tarantulas!
Onun tüylü bir göğsü var.
- He has a hairy chest.
Çorbamda bir kıl var.
- There's a hair in my soup.
Kıllılığın erkekliğin bir sembolü olduğunu düşünüyorum, bu yüzden gerçekten seviyorum.
- I think hairiness is a symbol of masculinity, so I really like it.
Lidia'nın sarı düz saçları var.
- Lidia has blonde straight hair.
Koyu kahverengi saçları vardı.
- He had dark brown hair.
I requyre you take thys hayre that was thys holy mannes and put hit nexte thy skynne, and hit shall prevayle the gretly.
She said she couldn't go out with me Friday - she had to wash her hair.
Just a little louder please - turn that knob a hair to the right.
And draweth new delights with hoary hairs. - Edmund Spenser.