Several students have gone home without cleaning the classroom.
- Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.
The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
- Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.
Tom has gone on dates with both Mary and Alice.
- Tom hem Mary hem de Alice'le buluşmaya gitti.
He's just gone on leave.
- O az önce izinli gitti.
The weather was getting worse and worse as the day went on.
- Gün geçerken, hava gittikçe kötüleşiyordu.
Tom went on a business trip last week.
- Tom geçen hafta bir iş gezisi için gitti.
Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
- Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.
Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
- Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
I went to Kobe, where I first met her.
- Onunla ilk tanıştığımız yer olan Kobe'ye gittim.
I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
- Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
I just can't get along with him.
- Onunla anlaşamadım gitti.
Yumi went there by herself.
- Yumi oraya kendi gitti.
Lastly, she went to America.
- Son olarak o Amerika'ya gitti.
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
They went to Chicago by car.
- Onlar Şikago'ya arabayla gittiler.
They went to the beach.
- Onlar plaja gittiler.
I want to go to London.
- Londra'ya gitmek isterim.
I wish to go to Hawaii.
- Hawaii'ye gitmeyi diliyorum.