Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
Kendi sorunlarınızla yüzleşecek kadar büyümüşsünüzdür.
- You're grown up enough to face your own problems.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Tom has a grown daughter.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Rice is grown in rainy regions.