gewechselt

listen to the pronunciation of gewechselt
ألمانية - التركية
değişmiş
الإنجليزية - التركية

تعريف gewechselt في الإنجليزية التركية القاموس.

varied
değişik

Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir. - The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate.

Tom'un değişik damak zevkleri var. - Tom has varied tastes.

changed
(İnşaat) değişmiş

Herkes o kadar değişmişti ki, birini diğerinden neredeyse ayıramıyordum. - Everybody had changed so much that I could hardly tell one from another.

Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir. - Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed.

changed
değiştirilmiş

Belgeler değiştirilmiş gibi görünüyor. - The documents appear to have been changed.

Benim e-posta adresim aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. - My e-mail address has been changed as follows.

varied
{s} farklı
changed
(Bilgisayar) değiştirildi

Plan ne kadar değiştirildi? - How much has the plan been changed?

E -posta adresim değiştirildi. - My e-mail address has been changed.

varied
{f} değiştir
changed
(Bilgisayar) değiştirme

Büyükannem yaşam tarzını hiçbir zaman değiştirmedi. - My grandmother never changed her style of living.

Karısı olmasaydı , o işini değiştirmezdi. - If it had not been for his wife, he would not have changed his job.

changed
(Bilgisayar) değişti

Uzun süre görüşmedik. Ben, işini tekrar değiştirmiş olduğunu duydum. - Long time, no see. I hear that you've changed your job again.

O gerçekten son zamandan beri çok değişti. - He's really changed a lot since last time.

shifted
değiştirilmiş
shifted
kaydı
switched
(Bilgisayar) anahtarlanmış
switched
(Bilgisayar) anahtarlamalı
varied
değişken
changed
değişime uğramış

Tom değişime uğramış bir insan. - Tom is a changed man.

changed
{f} değiştir

O ölmeden bir hafta önce vasiyetini değiştirdi,bütün servetini köpeği Pookie'e bıraktı. - A week before she died she changed her will and left her entire fortune to her dog Pookie.

Afganistan ve İran her ikisi de milli marşlarını 20.yüzyıl boyunca birkaç kez değiştirmişti. - Afghanistan and Iran both changed their national anthems several times in the course of the 20th century.

changed
(Bilgisayar) değiştirildiği

Kanal değiştirildiği için o sinirlendi. - Because the channel was changed he got angry.

Toplantı için zamanın değiştirildiğini düşünüyordum. - I thought the time for the meeting had been changed.

varied
türlü türlü
varied
değiştir/değiş
varied
{s} türlü

Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir. - The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate.