Onun için bir gömlek satın aldı.
- She bought a shirt for him.
Bay White onun için mahkemeye çıktı.
- Mr White appeared for him in court.
Bunun için iyi bir neden vardı.
- There was a good reason for this.
Bunun için özür dilerim.
- I apologize for this.
Ben nezaketin için sana çok minnettarım.
- I am much obliged to you for your kindness.
Sana olan aşkım sana her şeyi söylememe izin vermeyecek. Bazı şeyler söylenmemiş olarak bırakılsa iyi olur.
- My love for you won't let me tell you everything. Some things are better left unsaid.
Karar vermek size kalmış.
- That's for you to decide.
Yardımınız için size çok minnettarım.
- I'm very grateful to you for your help.
Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing it for you.
Senin için akşam yemeği pişireyim mi?
- Shall I cook dinner for you?
Bu benim için çok zordu.
- It was too difficult for me.
Bu kitabı okumak benim için kolay.
- It is easy for me to read this book.
run for it.
... like me and him, and to pay for it, we're having to initiate significant cuts in federal ...
... but it's amazing. It's just like RRRR. They're like hugging him, and he's, like, oh, go for ...