Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
- After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
Bu giysiler nihayet kuru.
- These clothes are finally dry.
En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim.
- I finally found my way out of the confusing maze.
Tom en sonunda Mary'yi yeni bir bilgisayar alması için ikna etti.
- Tom finally talked Mary into buying a new computer.
Sonunda,gerçeği öğrendik.
- Finally we have learned the truth.
Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
- Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı.
- The obstacles to our progress have been removed at last.
Tom ve Mary nihayet tamamen yalnızdı.
- Tom and Mary were finally completely alone.
Tom sonunda Mary'den bir ders kitabı aldı.
- Tom finally got a text from Mary.
Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur.
- It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
- At last, they began to count down cautiously.
Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
- With hunger and fatigue, the dog died at last.
Nihayet, çalışmayı sona erdirdiler.
- At last, they ceased working.
Nihayet, Japonya'nın bu bölümüne bahar geldi.
- At last, spring has come to this part of Japan.
Son olarak, birisi konuştu.
- Finally, someone spoke.
Son olarak, son gün ne aldınız?
- Finally, What did you buy the last day?
The rains, which are still falling, have endly allayed this evil.
Finally, I washed my dog.
The question of his long-term success has now been finally settled.
The contest was long, but the Romans finally conquered.
... home from a war that after twelve long years is finally coming to an end ...
... And then finally, when I got my big break, it was like there ...