الإنجليزية - التركية
تعريف fester bestandteil في الإنجليزية التركية القاموس.
- solid
- {s} katı
Süt dondu ve katılaştı.
-The milk froze and became solid.
Şüphelilerin hepsinin katı mazeretleri var.
-All of the suspects have solid alibis.
- solid
- {s} katı, sıvı olmayan
- solid
- {s} tam, kesintisiz, aralıksız, fasılasız. 4
- integral part
- (Kanun) bütünleyici parça
- solid
- aralıksız
- essential part
- esas bölüm
- integral part
- tamsayısal parça
- solid
- deliksiz
- solid
- som
Kıralın tahtı som altından yapılmıştı.
-The king's throne was made out of solid gold.
Bu heykel som altından yapılmış.
-This statue is made of solid gold.
- solid
- kaliteli
- integral part
- Yapı taşı
- integral part
- tamsayisal parça
- integral part
- mütemmim cüz
- solid
- {s} bütün
- solid
- {s} metin
- solid
- (isim) katı cisim, üç boyutlu cisim, üç boyutluluk
- solid
- {s} türdeş
- solid
- solid food katı yiyecek
- solid
- katı madde
المصطلحات ذات الصلة
ألمانية - الإنجليزية
تعريف fester bestandteil في ألمانية الإنجليزية القاموس.
- solid substance
- essential part
- solid
- integral part
- solid matter
- Stearin (fester Bestandteil eines Fetts)
- stearin
- ein fester/untrennbarer Bestandteil/das Kernstück von etwas
- an intrinsic part of something