If you eat too much you will become fat.
 - Çok fazla yersen şişmanlarsın.
I don't know much about computers.
 - Bilgisayarlar hakkında çok fazla şey bilmiyorum.
I bought a backpack at the army surplus store.
 - Ordu fazlası mağazasında bir sırt çantası aldım.
We have a surplus of food.
 - Bizim yiyecek fazlalığımız var.
It took me more than one month to get over my cold.
 - Soğuk algınlığımı atlatmam bir aydan daha fazla zamanımı aldı.
This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
 - Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
This means that if you try to protect yourself too much, you will only make bigger mistakes.
 - Bu, kendini daha fazla korumaya çalışırsan, sadece daha büyük hatalar yapacaksın anlamına gelir.
It's not such a big problem. You're worrying way too much.
 - O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
 - Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
The government's expenditures are a bit excessive.
 - Hükümetin harcamaları biraz fazladır.
You must not eat too much ice-cream and spaghetti.
 - Çok fazla dondurma ve spagetti yememelisin.
Too much drinking will make you sick.
 - Çok fazla içmek seni hasta edecek.
We have more than enough time to spare.
 - Harcamak için gereğinden fazla zamanımız var.
You're carrying this too far.
 - Konuyu fazla abartıyorsun.
More than 75% of farms raised pigs and milk cows.
 - Çiftliklerin %75'inden fazlası domuz ve süt ineği yetiştirdi.
Soldiers currently in theatre will not be made redundant.
 - Şu an tiyatrodaki askerler ihtiyaç fazlası yapılmayacaklar.
We have more than enough time to spare.
 - Harcamak için gereğinden fazla zamanımız var.
Why do you spend most of your spare time with Tatoeba?
 - Tatoeba ile benimle harcadığından daha fazla zaman harcamayı tercih edersin.
Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
 - Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
Don't go above five rubles.
 - Beş rubleden fazla ödeme yapmayınız.
We'll need an extra ten dollars.
 - Fazladan bir on dolara ihtiyacımız olacak.
Tom causes me a lot of extra work.
 - Tom başıma fazladan iş çıkarıyor.
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
 - Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
Don't drink to excess.
 - İçkiyi fazla kaçırma.
If I were abroad and I ran out of money, I would call my parents to ask for more.
 - Yurt dışında olsam ve param bitse, ben daha fazla istemek için ailemi ararım.
The price turned out to be lower than I thought.
 - Fiyat düşündüğümden daha da fazla düştü.
The Philippines experienced more than twenty super typhoons that year.
 - Filipinler o yıl yirmiden fazla süper tayfun yaşadı.
I've got plenty more.
 - Çok daha fazlasına sahibim.
There were plenty of guests in the hall.
 - Salonda çok fazla misafir vardı.
The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
 - Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.