familiar through use; usual; accustomed

listen to the pronunciation of familiar through use; usual; accustomed
الإنجليزية - التركية

تعريف familiar through use; usual; accustomed في الإنجليزية التركية القاموس.

used
{s} kullanılmış

Kullanılmış bir araba almam çok zor. - I cannot afford buying a used car.

O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş. - That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.

used
{s} kullanılmış; elden düşme, eski: He sells used books. Eski kitap satıyor. I don't want a used car. Kullanılmış araba istemem
used
{f} kullan

Na'vi dili Avatar'da kullanılır. - Na'vi language is used in Avatar.

Spor salonu, tören için kullanıldı. - The gym is used for the ceremony.

used
eskiden

Eskiden bardak altlıklarını toplardım. - I used to collect coasters.

Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum. - Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.

used
tükenmek
used
alışkın

Yalnız yaşamaya alışkın. - She is used to living alone.

O uzun mesafe yürümeye alışkın. - He is used to walking long distances.

used
kullanılan

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur. - Windows is the most used operating system in the world.

used
eski

Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum. - Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.

O artık eskisi gibi değil. - She is no longer what she used to be.

used
(to ile) alışkın
used
yap(mak)
used
{s} to -e alışık, -e alışkın: I'm used to it. Ona alışığım
used
eskiden olduğu kadar

Tom eskiden olduğu kadar zengin değil. - Tom isn't as rich as he used to be.

Tom eskiden olduğu kadar utangaç değil. - Tom isn't as heavy as he used to be.

used
He used to come at eight Eskiden saat sekizde gelirdi
used
be used up çok yorulmak
used
idi

Tom bir özel eğitim öğretmeni idi. - Tom used to be a special education teacher.

Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır. - France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.

used
bitkin hale gelmek
used
alışık

Askerler tehlikeye alışıktırlar. - Soldiers are used to danger.

Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir. - Tom isn't used to walking barefooted.

الإنجليزية - الإنجليزية
used

Nobody's ever taught you how to live out on the street and now you're gonna have to get used to it.