His favorite baseball team is the Giants, but he also likes the Lions.
- Onun favori beyzbol takımı Devler'dir, fakat o Aslanlar'ı da seviyor.
I listened, but I didn't hear anything.
- Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
- Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.
I think that Tom and only Tom can do it. However, some people think that Mary could do it, too.
- Tom'un ve sadece Tom'un onu yapabileceğini düşünüyorum. Fakat bazı insanlar onu Mary'nin de yapabileceğini düşünüyorlar.
I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.
- Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.
I know you think you understood what you thought I said, but I'm not sure you realized that what you heard is not what I meant.
- Ne söylediğimi sandığını anladığını düşündüğünü biliyorum fakat duyduğunun benim demek istediğimin olmadığını anladığından emin değilim.
I'm not sure yet, but I think I'll become a teacher.
- Henüz emin değilim fakat sanırım bir öğretmen olacağım.
Tom isn't here yet, but we expect him soon.
- Tom henüz burada değil fakat yakında onu bekliyoruz.
I would buy this watch, except it's too expensive.
- Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
Ama Chuck, sana ve arkadaşlarına inanmıyorum!
- Fakat ben sana inanmıyorum Chuck ve de senin arkadaşlarına!