Bu içecek açıkça çayla aynı tada sahip.
- This drink's flavor is obviously that of tea.
Açıkçası, o suçlanacak.
- Obviously, he is to blame.
Sosyal hizmetleri aramak zorunda kaldık. Bu apaçık bir çocuk ihmali olayıydı.
- We had to call in social services. This was obviously a case of child neglect.
Elemanımızın az olduğu apaçık.
- We're obviously short-handed.
Tom açıkçası olanlar tarafından harap edildi.
- Tom was obviously devastated by what happened.
Tom açıkçası bilmiyor.
- Tom obviously doesn't know.
Belli ki işinde çok iyisin.
- You're obviously very good at your job.
Belli ki Tom Mary'den hoşlanmıyor.
- Tom obviously doesn't like Mary.
Tom besbelli bir şey hakkında üzgün.
- Tom is obviously upset about something.
Tom besbelli üzgündü.
- Tom was obviously upset.
Hatalar açık olarak yapıldı.
- Mistakes have obviously been made.