enthalten

listen to the pronunciation of enthalten
الإنجليزية - التركية

تعريف enthalten في الإنجليزية التركية القاموس.

carried
taşınmış
carried
taşınan
carried
taşınmak

Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar. - Small children like to be carried.

contain
baskı altında tutmak
carried
nakledilmiş
contain
içermek

Bu sözlük yaklaşık 40.000 madde başı sözcük içermektedir. - This dictionary contains about 40,000 headwords.

Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir. - This dictionary contains a lot of information.

contain
zaptetmek
contain
kapsamak
carried
devam

Ona karşı güçlü itirazlara rağmen onlar plana devam ettiler. - They carried on with the plan in spite of strong objections to it.

Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti. - She carried on talking in spite of the loud noise.

carried
taşı(mak)
contain
Baskılamak, baskı altında tutmak

Doctors are trying to contain disease.

contain
Tazammun etmek
carried
taşı

İnsanlar o zaman kendi ağırlığı taşıdı. - People carried their own weight then.

Edo Döneminde bir ​​samuray iki kılıç taşıdı. - A samurai in the Edo era carried two swords.

contain
{f} kontrol altına almak, tutmak. contain/have overtones ... izleri taşımak, -de ... izleri/havası olmak: This story has political overtones. Bu hikâyede siyasi bir hava var
contain
(Askeri) TESPİT ETMEK, BASKI ALTINDA TUTMAK: Düşman kuvvetlerini durdurmak, tutmak, kuşatmak veya başka yerde kullanılmak üzere bir kısmının geri geri çekilmesine engel olmak ve faaliyetlerini cephenin belli bir yerine bağlamak. Ayrıca bakınız: "hold"
contain
(fiil) kapsamak, içermek, eşit olmak, içine almak, ihtiva etmek, frenlemek; tutmak, zaptetmek
contain
kontrol altma almak
contain
yük gemisine yükletilecek iri sandık veya mavna
ألمانية - الإنجليزية