enthalten

listen to the pronunciation of enthalten
الإنجليزية - التركية

تعريف enthalten في الإنجليزية التركية القاموس.

carried
taşınmış
carried
taşınan
carried
taşınmak

Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar. - Small children like to be carried.

contain
baskı altında tutmak
carried
nakledilmiş
contain
içermek

Bu bira %5 alkol içermektedir. - This beer contains 5% alcohol.

Bu sözlük yaklaşık 40.000 madde başı sözcük içermektedir. - This dictionary contains about 40,000 headwords.

contain
zaptetmek
contain
kapsamak
carried
devam

Ona karşı güçlü itirazlara rağmen onlar plana devam ettiler. - They carried on with the plan in spite of strong objections to it.

Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti. - She carried on talking in spite of the loud noise.

carried
taşı(mak)
contain
Baskılamak, baskı altında tutmak

Doctors are trying to contain disease.

contain
Tazammun etmek
carried
taşı

Edo Döneminde bir ​​samuray iki kılıç taşıdı. - A samurai in the Edo era carried two swords.

İnsanlar o zaman kendi ağırlığı taşıdı. - People carried their own weight then.

contain
{f} kontrol altına almak, tutmak. contain/have overtones ... izleri taşımak, -de ... izleri/havası olmak: This story has political overtones. Bu hikâyede siyasi bir hava var
contain
(Askeri) TESPİT ETMEK, BASKI ALTINDA TUTMAK: Düşman kuvvetlerini durdurmak, tutmak, kuşatmak veya başka yerde kullanılmak üzere bir kısmının geri geri çekilmesine engel olmak ve faaliyetlerini cephenin belli bir yerine bağlamak. Ayrıca bakınız: "hold"
contain
(fiil) kapsamak, içermek, eşit olmak, içine almak, ihtiva etmek, frenlemek; tutmak, zaptetmek
contain
kontrol altma almak
contain
yük gemisine yükletilecek iri sandık veya mavna
ألمانية - الإنجليزية