einreden

listen to the pronunciation of einreden
ألمانية - التركية
v. 'aynre: dın inandırmak; kandırmak
{'aynre: dın} inandırmak; kandırmak
الإنجليزية - التركية

تعريف einreden في الإنجليزية التركية القاموس.

persuade
{f} razı etmek
persuade
ikna etmek

Onu seyahati iptal etmeye ikna etmek zor oldu. - It was difficult to persuade him to cancel the trip.

O, onu ikna etmek için elinden geleni yaptı. - She did her best to persuade him.

persuade
{f} ikna etmek, razı etmek: I persuaded him to go
persuade
{f} ikna etmek, inandırmak: I persuaded him that he was wrong. Onu yanıldığına inandırdım
persuade
kafalamak
persuade
ikna et

Sanırım onu ikna etmeye çalışmanın bir faydası yok. - I think there is no point in trying to persuade him.

Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti. - The salesperson persuaded her to buy the dress.

persuade
gönlünü yapmak
persuade
ikna edilebilir

Sanırım Tom yardım için ikna edilebilirdi. - I think Tom could be persuaded to help.

Belki Tom bize yardım etmesi için ikna edilebilir. - Maybe Tom can be persuaded to help us.

persuade
{f} kandırmak
protests
protestolar

Gittikçe daha fazla öğrenci protestolara katılıyor. - More and more students are joining the protests.

2020 yılında, tüm kamu kurumlarında Almanca kullanımı nüfusun bir kısmında kitlesel protestolara rağmen, İngilizce lehine kaldırılmıştır. - In 2020, the use of German in all public institutions was abolished in favor of English, despite massive protests on the part of the population.

persuade
persuadablekandırılabilir
persuade
inandırmak
exceptions
istisnalar

Her kural için istisnalar vardır. - There are exceptions to every rule.

Kural yok, ama bazı istisnalar var. - There is no rule, but there are some exceptions.

persuade
{f} aklını çelmek
exceptions
özel durumlar

Bazı özel durumlarımız olacak. - We'll have some exceptions.