eğitilmek

listen to the pronunciation of eğitilmek
التركية - الإنجليزية
to be educated
to be trained, be given training
eğit
{f} educated

Mr. Ito is a highly educated man. - Bay Ito oldukça eğitimli bir insan.

Ford was poorly educated. - Ford kötü eğitim gördü.

eğit
{f} trained

Tom was trained as a doctor. - Tom bir doktor olarak eğitildi.

He was trained as a lawyer. - O bir avukat olarak eğitildi.

eğit
{f} training

I am training hard so that I may win the race. - Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

They needed jobs and training. - Onların işlere ve eğitime ihtiyacı vardı.

eğit
educate

Ford was poorly educated. - Ford kötü eğitim gördü.

In the last analysis, methods don't educate children; people do. - Son analizlerde, metotlar çocukları eğitmezler; insanlar eğitir.

eğit
{f} train

I am training hard so that I may win the race. - Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

It is not easy to train dogs. - Köpekleri eğitmek kolay değil.

eğit
{f} schooling

I will have to wait till I finish schooling and start earning money. - Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.

Fadil paid for Layla's schooling. - Fadıl, Leyla'nın eğitimi için ödeme yaptı.

eğit
reeducate
fazla eğitilmek
overtrain
التركية - التركية
Eğitme işine konu olmak
yetiştirilmek
eğitilme
Eğitilmek işi