dua etme

listen to the pronunciation of dua etme
التركية - الإنجليزية
praying

Praying for Tom is all you can do. - Bütün yapabileceğiniz Tom için dua etmek.

Sami continued praying. - Sami dua etmeye devam etti.

Present participle of pray
{s} pertaining to prayer, pertaining to an appeal to God
The act of saying a prayer
from Pray, v
Of or pertaining to prayer
dua etmek
pray

We all knelt down to pray. - Dua etmek için hepimiz diz çöktük.

Praying for Tom is all you can do. - Bütün yapabileceğiniz Tom için dua etmek.

dua etmek
invoke
dua etmek
say prayer
dua etmek
bless
dua et
pray

Tom and the other farmers prayed for rain. - Tom ve diğer çiftçiler yağmur için dua etti.

She went down on her knees to pray. - Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.

dua etmek
to pray, to invoke
dua etmek
say one's prayers
dua etmek
1. to pray. 2. to pray for (someone) out of gratitude
dua etmek
bead
التركية - التركية

تعريف dua etme في التركية التركية القاموس.

Dua etmek
(Osmanlı Dönemi) NEDB
dua etmek
Tanrı'ya yalvarmak