Gönüllüler tek kullanımlık bardaklarda çay dağıttı.
- Volunteers distributed tea in disposable cups.
O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor.
- He regards women as disposable pleasures rather than as meaningful pursuits.
Araştırma için mevcut az paramız var.
- We have little money available for the research.
Mevcut tek oda iki kişiliktir.
- The only room available is a double.
Müsait bir tur rehberi var mı?
- Is there a tour guide available?
Şu anda müsait değilim.
- I'm not available right now.
İşe yarar bir yardım var mı?
- Is there any help available?
Bu gece için mevcut bir oda var mı?
- Is there a room available for tonight?
Böyle müfredat dışı dersler yalnızca fende zorluk çeken çocuklar için geçerlidir.
- Such extra-curricular classes are available only for children who have difficulties in science.
Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir.
- This offer is available for a limited time only.
Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir.
- Tickets are available from Lions Club members.
Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir.
- Tickets are available from Lions Club members.
Yakında gazeteler kağıda basılmayacaklar. Onlar sadece internet üzerinden kullanılabilir olacak.
- Soon, newspapers won't be printed on paper. They'll only be available through the Internet.
Netflix artık Avrupa'da kullanılabilir.
- Netflix is now available in Europe.
Öğle yemeği hazır olacak.
- Lunch will be available.
Servisler hazır olacak.
- Shuttles will be available.
Rather than purchase an expensive razor he bought a packet of cheap disposable ones.