Benim ondan nefret etmem için geçerli bir nedenim yok.
 - There is no earthly reason for me to dislike her.
Anlamadığın şeyden nefret etme.
 - Don't dislike what you don't understand.
Ondan hoşlanmamak için Tom'u henüz yeterince iyi tanımıyorum
 - I don't know Tom well enough to dislike him yet.
Onun böceklere karşı güçlü bir antipatisi var.
 - She has a strong dislike of insects.
Ona hiç antipati duymuyorum.
 - I don't dislike him at all.
Hoşlanmadığım tüm erkeklerden, kocam kesinlikle tercih ettiğimdir.
 - Of all the men that I dislike, my husband is certainly the one that I prefer.
Ben yalnız olmaktan hoşlanmam.
 - I dislike being alone.
Kedileri sevmememin nedeni budur.
 - This is why I dislike cats.
Ben büyük şehirleri sevmem.
 - I dislike big cities.
İlk bakışta onu beğenmedi.
 - He disliked her at first glance.
Birçok kişi bu değişikliği beğenmedi.
 - Many people disliked that change.