تعريف digging في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} kazma
Kendini bir çukurda bulursan kazmayı bırak.
- If you find yourself in a hole, stop digging.
Tom kazmaya devam etti.
- Tom continued digging.
- kazı çalışması
- belleme
- kazı yapılan yer
- kazarak
- toprak işleri
- {f} kaz
Onlar çukur kazıyorlar.
- They're digging a hole.
O, kendi mezarını kazıyor.
- He is digging his own grave.
- {i} maden
- {f} kaz: prep.kazarak
- (isim) kazma
- dig beğen/kaz
- {f} kaz: prep.kaza
- dig
- kazmak
Derin kazmak zorunda kalacağız.
- We're going to have to dig deep.
Daha derine kazmak zorundasın.
- You have to dig deeper.
- digging out
- hafriyat
- digging out
- oyum
- digging up
- eşme
- digging deep, never-ending labor
- kazma derin,-emek bitmeyen
- digging in
- kazma içinde
- digging angle
- (İnşaat) kazma açısı
- digging arm
- kazma kolu
- digging depth
- (İnşaat) kazma derinliği
- digging force
- (İnşaat) kazma kuvveti
- digging height
- kazı derinliği
- digging of earth
- toprağın kazılması
- digging tools
- kazma kürek
- digging tooth
- kazma dişi
- dig
- {i} kazma
Ben bir çukur kazmanı istiyorum.
- I want you to dig a hole.
Tom kazmaya devam etti.
- Tom continued digging.
- dig
- incelemek
- dig
- {i} iğneleme
- dig
- {f} çukur kazmak
Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
- It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
- dig
- {f} hafriyat yapmak
- dig
- {i} lojman
- dig
- {i} 1. (arkeolojik) kazı
- dig
- {i} taş
Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.
- The prisoner of war bore himself with great dignity.
- dig
- {i} kazı
Onlar çukur kazıyorlar.
- They're digging a hole.
Köpek bir çukur kazıyordu.
- The dog was digging a hole.
- dig
- {i} yurt
- dig
- beğenmek
- dig
- {f} argo beğenmek, hoşlanmak
- dig
- idrak etmek
- dig
- (Jeoloji) sıyırmak
- dig
- {f} (dug, --ging)
- dig
- {f} kaz
O, kendi mezarını kazıyor.
- He is digging his own grave.
Köpek bir çukur kazıyordu.
- The dog was digging a hole.
- dig
- (Argo) -den anlamak
- dig
- {f} araştırmak
- dig
- hafretmek
- dig
- {f} harıl harıl çalışmak
- diggings
- {i} maden
- dig
- dürtme
- dig
- anlamak
- dig
- kazı yeri
- dig
- iğneli laf
- dig
- ç.pansiyon
- dig
- sevmek
- diggings
- kazı yapılan yer
- diggings
- maden ocağı
- dig
- kazı yapm
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.
- dig
- {f} deşmek
- dig
- toprağı bellemek
- dig
- {f} dürtmek
- dig
- {f} kazı yapmak
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.
- dig
- {f} mahmuzlamak
- dig
- tutmak
- dig
- {f} göz atmak
- dig
- {f} argo -den anlamak
- dig
- argo anlamak
- dig
- dig in siper kazıp mevzi almak
- dig
- {f} ineklemek
- dig
- dili üzerinde düşünmek
- dig
- {f} hoşlanmak
- dig
- kalmak niyetiyle yerleşmek
- dig
- kafa yormak
- dig
- pansiyon
- dig
- {f} bellemek
- dig
- {f} yemeğe girişmek
- diggings
- {i} pansiyon
- diggings
- {i} altın madeni
- diggings
- {i} kazı yeri
- diggings
- {i} kazıda çıkarılan şey
- diggings
- bu kazıdan çıkarılan şey
- diggings
- {i} yurt
- diggings
- {i} kazı
- diggings
- dili pansiyon