تعريف difficulties في الإنجليزية التركية القاموس.
- zorluklar
Ben çeşitli zorluklar gördüm.
- I have seen various difficulties.
Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
- They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
- müşkülat
- müşkilat
- güçlükler
- difficulty
- güçlük
Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
- The old woman climbed the stairs with difficulty.
Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
- He had no difficulty in solving the problem.
- difficulty
- zorluk
Planı gerçekleştirmede biraz zorlukla karşılaşacaksınız.
- You'll find some difficulty carrying out the plan.
Ben sınavı zorlukla geçtim.
- I passed the examination with difficulty.
- difficulties in water intake
- (Çevre) su girişi güçlüğü
- difficulty
- {i} sorun
Biz zorluk olmadan sorunun üstesinden gelebiliriz.
- We can get over the problem without difficulty.
Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
- He had no difficulty in solving the problem.
- difficulty
- düğüm
- difficulty
- müşkül
- difficulty
- sıkı
Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım.
- When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.
Herhangi bir sıkıntı içinde misin?
- Are you in any difficulty?
- difficulty
- gedik
- difficulty
- zorluk derecesi
- encounter the difficulties
- güçlüklerle karşılaşmak
- experience the difficulties
- zorluklarla karşılaşmak
- experience the difficulties
- güçlüklerle karşılaşmak
- meet a lot of difficulties
- akla karayı seçmek
- meet with difficulties
- zorluklarla karşılaşmak
- meet with difficulties
- güçlüklerle karşılaşmak
- overcome difficulties
- güçlükleri yenmek
- overcome the difficulties
- zorlukları aşmak
- overcome the difficulties
- sorunları atlatmak
- overcome the difficulties
- güçlükleri aşmak
- overcome the difficulties
- zorlukları geride bırakmak
- raise difficulties
- güçlük çıkarmak
- raise difficulties
- zora koşmak
- raise difficulties
- engel çıkarmak
- resolve the difficulties
- güçlükleri aşmak
- resolve the difficulties
- zorlukları aşmak
- resolve the difficulties
- sorunları atlatmak
- experience difficulties
- güçlükler
- in difficulties
- zorluklar
- difficulty
- {i} sıkıntı
Herhangi bir sıkıntı içinde misin?
- Are you in any difficulty?
Eğer herhangi bir sıkıntın olursa, benden yardım iste.
- If you have any difficulty, ask me for help.
- difficulty
- be in difficulties parasız kalmak
- difficulty
- {i} külfet
- difficulty
- güç şey
- difficulty
- make veya raise a difficulty güçlük çıkarmak
- difficulty
- {i} meşakkat
- difficulty
- {i} sıkıntı, problem. make difficulties zorluk çıkarmak
- difficulty
- güçlük zorluk
- difficulty
- itiraz
- difficulty
- nazlanma
- difficulty
- {i} engel
- difficulty
- müşkülât
- difficulty
- güç
Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
- He had no difficulty in solving the problem.
Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
- The old woman climbed the stairs with difficulty.
- difficulty
- çetinlik
- difficulty
- işkil
- difficulty
- açmazlık
- fight against difficulties
- zorluklarla mücadele etmek
- get out of difficulties
- düzlüğe çıkmak
- grapple with difficulties
- zorluklarla mücadele etmek
- make difficulties
- güçlük çıkarmak
- make difficulties
- zorluk yaratmak
- struggle against difficulties
- zorluklarla mücadele etmek