Bu sorun tartışılmaya değer.
- This problem is worth discussing.
Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?
- Do you think this book is worth reading?
Bunun ne kadar değerli olduğunu düşünüyorsun?
- How much do you think this is worth?
Sağlık altından daha değerlidir.
- Health is worth more than gold.
Tom'un üç yüz bin dolar değerinde bir hayat sigortası vardı.
- Tom had a life insurance policy worth three hundred thousand dollars.
Cannes'daki Carlton otelinden 40 milyon euro değerinde mücevherler çalındı.
- Jewels worth €40-million were stolen in Cannes from the Carlton hotel.
O kuşkuya layık değildi.
- He wasn't worthy of suspicion.
Layık olduğunu düşündüğümüz kimseyi seçeceğiz.
- We will elect whoever we believe is worthy.